İçerden bakışla dışardan bakışınıza
göre resmin boyutu her zaman değişik olur. Türkiye’nin dünyadaki ağırlığı iki
liderin iktidarı döneminde öne çıkabilmiştir.
Bu liderlerden biri Turgut Özal,
diğeri ise Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Özal Türkiye’de söz sahibiyken
Orta Asya’daki eski Sovyet cumhuriyetlerindeydim. Türkiye’nin güç olduğunu o
cumhuriyetlerde görebiliyor ve yaşayabiliyordum.
Güçlü olmakla, o gücü hissetirmek farklı
şeyler çünkü...
Daha sonra aynı gücün
yansıması Erdoğan’la geldi.
Erdoğan’dan önceki
liderlerin Türkiye’si büyüktü ama gücü boğuktu.
Hala dışardan, bu defa
Balkanlar’dan baktığım için Türkiye’nin içindeki hassas dengeleri bir tarafa
bırakıp ülkenin dış resminde o gücü görüyorum.
Ancak gücün dışarıdaki
hali iç hassasiyetlerdeki dengesizlik yüzünden gölgelendi.
İstanbul Gezi Parkı’ndan başlayan
isyan, o ana kadar birikenlerin dışavurumu sadece...
Dünya ‘orantısız güç’
kullanıldı diyor. Bu tespiti yapmak için uzman olmak gerekmiyor. Doğal olarak ‘orantısız
güç’ kullanımı ‘orantısız tepki’ de getiriyor...
Erdoğan’ın söylediği gibi eylemcilerin
arasında polis araçlarını deviren, yıkıp yakan ‘marjinal gruplar’ ve yabancı
istihbarat elemanları yok mu? Olması değil, olmaması şaşırtıcı olurdu zaten...
Ne var ki, bir parkta
ağaçların kesilmemesi için barışçıl eyleme kalkışan vatandaşa da biber gazı ve
cop sallamaya başlarsanız sizde marjinalleşmiş olursunuz.
Üstelik sağduyulu tavır beklenirken Erdoğan, sokağa dökülenler
için üç beş çapulcu' dedi ve meydan
okumaya devam etti.
Büyük ve güçlü bir ülkenin lideri, karşısında yönettiği
toplumun hangi kesimi olursa olsun dikleşmeyi değil, sağduyuyu tercih etmeli...
0 коментара:
Публикуване на коментар